İnsanlar, çok eski çağlardan beri hayvanclıkla uğraşmışlardır. Bugün besicilik, dünyanın en önemli sektörlerinden biridir. Değişen teknoloji ve bilimsel gelişmelerle birlikte besicilik sektörü de farklı boyutlar kazanmıştır. Çok daha fazla hayvanın besi çiftliklerinde beslenebilmesi ve tüketim gereksinmesinin karşılanabilmesi için, verimlilik ön plana çıkarılmıştır. 10 binlerce hayvanı çobanların gezdirmesi, otlatması mümkün olamayacağı için, dar ve kapalı alanlarda bu hayvanların yetiştirilebilmesi için yeni yöntemler bulunmuştur.
Besicilik sektörü, aşağıda mandıracılık ve kümesçilik başlıkları altında ele alınacaktır.
Mandıracılık
Makinalaşma ve Gürültü
Makinalaşmanın artması, ortama yayılan gürültünün de artmasına sebep olur. Mandıracılık işinde, zaralı olarak kabul edilebilecek ses düzeyleri sıkılıkla görülmektedir. Ahırlar ve ambarların dışında yer alan mekanlarda, traktörler ve zincirli testereler gürültünün ana kaynaklarıdır. Genellikle bu kaynakların yarattığı ses düzeyleri, en az 90-100 dBA arasında yer almaktadır. Ahırların içerisinde, samandan yapılmış hayvan yataklarını budayan aletler, yük taşıyan grayderler ve süt sağan vakumlu pompalar gürültü yaratmaktadır. Ses basıncı seviyeleri, kulaklara zarar verebilecek düzeylere çıkmaktadır. Mandıralarda çalışan işçilerin önemli bir bölümünde, sunuk kalınan ses frekansları yükseldikçe, duyma kayıpları artmaktadır.
Tehlikeli Kimyasallar
Mandıralarda çalışan işçiler de çoğu zaman, tarlalarda çalışan işçilerin sunuk kaldıkları kimyasallarla karşılaşmaktadırlar. Ancak, vakumla çalışan motorlu süt sağma boru sistemlerini temizlerken, bu işkoluna özel bazı kimyasallar da kullanılmaktadır. Sütün taşındığı boru hatları, her bir kullanımdan önce ve sonra iyice temizlenmelidir. Bu iş, genellikle sistemin son derece güçlü bir alkali sabun çözeltisi (%35 sodyum hidroksit) ile yıkanması ile başlar. Daha sonra, %22.5’lik bir fosforik asit çözeltisi ile boru hattı tekrar yıkanır. Bu kimyasallar, bazı kazalara yol açmaktadır. Sıçramalar ve dökülmeler, önemli cilt yanıklarına neden olmaktadır. Gözlerin korunmaması durumunda sıçrayan damlalar, korneaya zarar verebilmektedir. Kazayla yutulması durumunda, çok trajik kazalar yaşanabilmektedir. Temizlik için kullanılan bu tehlikeli çözeltilerin, bazen ortalıkta duran boş bir kaba pompalanması ve ardından bu kapta yer alan çözeltilerin özellikle çocuklar tarafından yutulması, çok ciddi sağlık sorunlarına neden olmaktadır. Bunun önüne geçebilmek için, kapalı sistmeler kullanılmalı ve bu çözeltilere ulaşım engellenmelidir.
Mandıra işçileri; antibiyotiklere, progestasyonel etmenlere, hormonlara ve prostaglandin inhibitörlerine sunuk kalabilmektedirler. Aynı zamanda mandıra işçileri, kimyasal gübrelerle, herbisitlerle ve insektisitlerle de çalışmaktadırlar. Genellikle tarımsal arazilerde kullanılan pestisitlerden daha az zehirli olanları kullanılmaktadır. Ancak yine de hazırlama, karıştırma ve uygulama sırasında gözler, solunum yolları ve cilt son derece iyi korunmalıdır.
Tozlar
Organik tozlar, önemli sağlık sorunları yaratabilmektedir. Alerjen olarak tanımlanabilecek olan organik tozlar, her zaman ve her yerde bulunabilmektedir. Bu tozlar, genellikle yüksek konsantrasyonlarda endotoksin, beta-glukan, histamin ve diğer biyolojik açıdan aktif maddeleri içermektedir. Bazen toplam ve solunabilir toz düzeyleri, 50 ve 5 mg/m3 seviyelerine ulaşabilmektedir. Bu tozlara sunuk kalmanın sonucunda, çiftçi akciğeri hastalığı ve ODTS (Organic Dust Toxic Syndrome – Organik Toz Zehirlenmesi Sendromu) görülebilmektedir. Kronik olarak bu tozlara sunuk kalınması durumunda, astım, çiftçi akciğer hastalığı ve kronik bronşit ortaya çıkabilmektedir. Samanların kurutulması, yemlerin silkelenmesi ve hayvanların yatakları için kullanılan materyalin cinsi, toz seviyesini ve hastalıkların görülme sıklıklarını etkilemektedir. Mandıralarda çalışanlar, bazı teknikleri kullanarak, mikrobik yayılmayı ve sonrasında bu mikropların havada asılı kalmalarını engelleyebilirler. Küflenmiş saman yerine gazete kağıtları, talaş, bıçkı tozu veya alternatif maddeler kullanılabilir. Eğer saman kullanılıyorsa, balyaların kesilmiş olan yüzeylerine su uygulamak, kesme makinalarının yarattığı tozu azaltmaktadır. Az bir miktar nem ve havalandırma da, tozların ortama çıkmasına engel olmaktadır. Çalışanlar, bütün bu önlemler alındıktan sonra bile, yine de solunum yollarını maskelerle korumalıdırlar.
Alerjenler
Alerjenler, bazı mandıra işçileri için sağlık sorunları yaratabilmektedir. Temel alerjenler, ahırların içinde hayvanların yemlerinin arasında yer alan maytlardır. Maytlara bazı insanların alerjilerinin olduğu bilinmektedir. Havanların derilerinden dökülen kepekler de maytların önemli bir kaynağıdır. Alerjik reaksiyonlar, göz ve burun kaşıntılarına, alerjik dermatite ve mesleksel astıma neden olmaktadır. Bu alerjik reaksiyonlar hemen görülebildiği gibi, gecikerek 12 saat içinde de ortaya çıkabilmektedir. Mandıralarda çalışanların, genellikle yaşamları boyunca ve oldukça uzun süreler bu alerjenlere sunuk kaldıkları düşünülecek olursa, astım riskinin neden yüksek olduğu kolayca anlaşılabilir. Bu tozlara sunukluğu azaltmak, alınabilecek en etkili önlemdir.
Zoonal Hastalıklar
Dünya nüfusunun giderek artması ve buna bağlı olarak talebin artması, beslenen hayvan sayısını arttırmıştır. Büyük miktarlarda tüketimi karşılayabilmek için üretim yapılırken bazı önemli sorunlarla karşılaşılmaktadır. Bunlardan en önemlisi, bu hayvanların hastalık kapmadan üretilebilmesidir. Gerçekten de hayvanlardan insanlara bulaşan birçok virüs ve bakteri sayısız hastalığa neden olabilmektedir. Örneğin Listeria ve Salmonella, mandıra ürünlerinde bulunan bakterilerdir ve ciddi hastalıklara neden olabilmektedirler. ABD’de her yıl bu tür yiyeceklerden kaynaklanan 33 milyon hastalık olgusunun bulunduğu ve 9 bin ölüme rastlandığı tahmin edilmektedir. Bu, sağlık açısından sektörün ne önemde olduğunu açıkça ortaya koymaktadır. Şarbon (memeli hayvanlardan), bruselloz (keçiler, koyunlar, sığırlar ve domuzlardan), ensefalit (kuşlar, koyunlar, kemirgenlerden), hidatik kist (köpekler, geviş getirenler ve domuzlardan), Leptospira (kemirgenler, atlar, sığırlar ve domuzlardan), Q Ateşi (sığırlar, keçiler ve koyunlardan), kuduz (kediler, köpekler ve yarasalardan), salmonella (kuşlar ve memelilerden) ve tüberküloz (sığırlar, köpekler ve keçiler) gibi hastalıklarla karşılaşılmaktadır.
Kümesçilik
Solunum Yolu Tehlikeleri ve Hastalıkları
Kümeslerde çalışan işçilerin ve ailelerinin sağlık ve güvenlik riski, besicilik sektöründe yaşanan büyüme nedeniyle yükselmiştir. Besi hayvanlarından oluşan bir sürüyü yetiştirmek için, bir besi çiftçisinin haftanın 7 günü çalışması gerekmektedir. Bu nedenle, bazı tehlikelere sürekli sunuk kalınması riski ile karşılaşılmaktadır. Bir kümesin içinde yer alan havada, hayvanları yatırmak için serilen samandan gelen amonyak, gazla çalıştırılan ısıtıcılardan ortaya salınan karbon monoksit, sıvı gübrelerden kaynaklanan sülfür bulunabilmektedir. Aynı zamanda ortamdaki havaya, kümeste yer alan otlar ve samanlardan tarımsal ve organik toz zerrecikleri yayılabilmektedir. Kuş dışkısı, kuş tüyleri, kümes hayvanlarının derilerinden gelen kepekler, böcekler, sinekler, maytlar, viral-bakteriyel mikro-organizmalar ve mantarlar, kümeslerde bulunan otlara ve samanlara karışmaktadırlar. Bir kümesin havası son derece tozlu olabilir. ilk defa kümese giren bir kişi, ortamda bulunan dışkı ve amonyak kokusuyla karşılaşır. Sürekli olarak bu ortamlarda çalışan işçiler, bir süre sonra amonyak kokusuna karşı tolerans geliştirebilirler.
Solunum yoluyla karşılaştıkları tehlikeler nedeniyle kümes işçileri, alerjinik rinit, bronşit, astım, aşırı duyarlılık pnömonisi, alerjik alveolit ve ODTS gibi hastalıklara yakalanabilmektedirler. Kümes işçileri tarafından karşılaşılan akut ve kronik solunum semptomları arasında öksürük, aşırı mukuslanma, nefes darlığı, göğüs ağrısı ve sıkışması bulunmaktadır. Akciğer fonksiyon testleri, kümeste çalışan işçilerin kronik bronşit ve astım gibi kronik solunum hastalıklarına yakalanma risklerinin yüksek olduğunu göstermektedir. Gözlerin tahriş olması, burun akması, baş ağrısı ve ateş, kümes çalışanlarında görülen, solunum kaynaklı olmayan diğer hastaıklar arasında yer almaktadır. Ersefalit, listeriosis, dermatofitoz ve psitakoz gibi zoonal hastalıklar da görülebilmektedir. Kandidiazis, salmonella, histoplazmozis gibi zoonal olmayan enfeksiyon hastalıklarıyla da karşılaşılabilmektedir.
Cilt Hastalıkları
Cilt hastalıkları; kontakt dermatit, güneş kaynaklı, enfeksiyon kaynaklı ya da böcek kaynaklı olmak üzere sınıflandırılabilir. Kümesçilik sektöründe karşılaşılan hastalıkların neredeyse %70’inin cilt kaynaklı olduğu tahmin edilmektedir. Kontakt dermatitler sıkça görülmektedir. Gübreler, bitkiler, yemler, pestisitler ve yemlere konulan antibiyotikler de cilt hastalıklarına neden olmaktadır.
Güneşe uzun süreler sunuk kalmak da oldukça ciddi cilt hastalıklarına neden olmaktadır. Aktinik keratoz ve cilt kanserleri bunların en önemlileridir
Tavuk yakalama işiyle uğraşanların cildinde dermatite benzeyen bir hastalık görülmektedir. Bu durum ilk önce ellerde, kollarda ve uylukta ortaya çıkmaktadır. Hergün binlerce tavuğu yakalamaya çalışmak ve onları taşımak da ergonomik açıdan bazı sorunlar getirmektedir.
Erataş İş Güvenliği Malzemeleri
Kaynak : https://fisek.com.tr/